Can Yayınlarından Çıkan Jane Austenın Emma Kitabının Yorumu
Emma’dan bir karakter olarak mı bahsetmeliyim, yoksa bir roman olarak mı anlatmalıyım bilemiyorum. Jane Austen’ın ciddi anlamdı mükemmel bir anlatım tarzı var ya da etrafında olanları aktarmakta çok iyi her ne olursa olsun. Austen’ın kitaplarının neden rahatlıkla filme çevrildiğini çok iyi anlıyorum. Kitaptaki tüm karakterler canlılık konusuna birçok karakterin önüne geçmeye hazır, okudukça konuşmalar kulağınıza geliyor ve onları süslü kıyafetlerle ortada dolaşırken rahatlıkla hayal edebilirsiniz. Kitabın kapağını açtığım andan itibaren her defasında kendimi salonların birinde otururken buldum ve kimse beni görmemesine rağmen her şeyi onlarla beraber yaşadım.
Dili , üslubu, kelimelerin akışı her şeyiyle kendine özgüydü, içerikten bahsedecek olursak 19.yüzyıl İngiltere’sine kesinlikle farklı bir açıdan bakıyor. Toplumun kabullendiği ve yaşadığı kuralların bazıları ile gerçekten eğlenilmiş, katılığının gereksizliği ortaya konulmuş. Bunların dışında Emma karakterinin beni son sayfalara kadar sinirlendirdiği de ayrı bir mesele oldu. Statüsüne kendini fazlasıyla kaptırmış, zeki ve güzel bir kız olduğu herkes tarafından kabul edilen bu kız, zekasına aşırı güveniyle kendini bir çok saçma duruma düşürdüğü gibi etrafındakileride sıkıntıya soktu. Yine de son sayfalarda hak ettiği sevimliliği kazandığını söyleyebilirim.
Kalemine kesinlikle güvenilen bu kadın yazarın kendi zamanındaki kadın algısının önüne geçerek yazdığı bu romanların hepsinin okunmaya değer olduğu aşikar. Ancak önceden uyarmak gerekir ki İngiliz gevezeliği, soğukkanlı oldukları rivayetine karşı daha fazla tehlike barındırıyor. Zaman zaman bu kadar konuyu nereden buluyorlar ya da gerçekten ufacık bir konuyu bu kadar kelimeyi ziyan ederek anlatmak yormuyor mu diye düşündüm. Bitmesinden yana beni en çok sıkıntıya sokan kısım bu oldu, karakterler oldukça konuşkan ve dediğim dedik tiplerden oluşuyor. Bir okuyucu olarak Emma’yı seveceğinizden kuşkum olmadığını da belirtmek isterim.
“İnsan ruhunun, ilginç durumlardaki kişilere karşı bir yufkalığı vardır. Örneğin, evlenen ya da ölen genç insanların her zaman iyiliği konuşulur.”
“Eğer bir kız kendine evlenme öneren bir erkeğe evet mi, hayır mı diyeceğini bilmiyorsa, hayır, demelidir. Öyle ya, dünya evine böyle bocalama, kuşku içinde girilmez. İnsan hiç düşünmeden kabul edebileceği bir erkeği beklemelidir.”
“Karşısındakinin gözüne girmek için elinden geleni yapan bir adam bence, üstün nitelikli olup da umursamayan bir adamdan daha çok başarı kazanabilir.”