Aslı Tunç ile kendisi ve kitaplar hakkında konuştuk. Keyifle okumanızı dilerim…
Öncelikle sizi daha yakından tanımak isteriz. •
İstanbul doğumluyum. Kabataş Erkek Lisesi’nin ardından öğrenimime İstanbul Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünde devam ettim ve sonrasında kendimi oldukça aktif bir iş hayatının içinde buldum. Yazarlık kariyerimin yanısıra, halen özel bir şirkette yönetici olarak çalışmaya devam ediyorum. 2015 yılında, otuz beşinci yaşıma adadığım ve bir çocukluk hayalinin gerçeğe dönüşmesi olarak tanımladığım “ Belalı Bir Sevgilidir Ardımda Bıraktığım Şehir” kitabım yayınlandı. Ertesi yıl “Hayatın Fon Müziği” isimli romanım 35. Tüyap kitap fuarında okurlarla buluştu. Öykü, roman ve çeviri çalışmalarıma ek olarak, bir edebiyat dergisinin gençlik köşesini yazıyorum. Hayatın deneyimlerden oluşan bir yapboz olduğuna inanan, son derece hayalperest bir seyahat tutkunu ve 9 yaşında bir erkek çocuk annesiyim.
İlk kitabınız dünyanın farklı şehirlerine ait öykülerden oluşuyor. Şehirlere öyküler yazma fikri nasıl oluştu?
• Çok seyahat ediyordum ve gittiğim yerlerden elim boş dönmüyordum. Geri dönerken yanımda mutlaka bir kişi, olay ya da anı getirip onun üzerine bir şeyler yazıyordum. İlk kitabımı çıkartma planları yaparken, aklıma şehirlerle öyküleri evlendirmek geldi. Binlerce öykü ve onlarca gezi kitabı vardı ama ben farklı bir şey yapıp o şehirlere ait kahramanlar ve kurgular yaratmayı denedim. Dünyanın farklı on şehri için, içinde her şehrin kendine özgü detaylarını barındıran, birbirinden bağımsız kurguları olan hikayeler yazdım. Hem yayın evi hem de okurlar tarafından oldukça ilgi gören bir çalışma oldu.
Epsilon Yayınevi ile nasıl tanıştınız?
• Yayınevi sahibi Ömer Yenici son derece sevdiğim, saygı duyduğum bir insandır. Şehirlere öyküler projesini ilk olarak onunla paylaştım ve örnek öyküleri okuduktan sonra Epsilon Yayınevi olarak kitabımı sahiplendiler. Başta Genel Yayın Yönetmeni Meltem Erkmen ve çizer Pınar Tuğba Biçmen olmak üzere, tüm ekiple çok heyecanlı bir hazırlık süreci yaşadık.
İlk sayfada “Belalı Bir Sevgilidir Ardımda Bıraktığım Şehir” yazıyor. Peki sizin etkisinde kaldığınız üç şehir hangileridir?
• Belalı bir sevgiliden kasıt, nereye gidersek gidelim bir gün sürünerek ona geri döneceğimiz İstanbul. Kapak tasarımı da İstanbul silueti ile bunun biraz ipucunu veryor esasında. Benim en çok etkilendiğim üç şehir Rio De Jeneiro, San Fransisco ve Floransa. Kitapta bu şehirlerden yalnızca Floransa ‘nın bir öyküsü var.
Kitapta yer veremediğiniz için hayıflandığınız şehirler var mı? Ya da kitabın bir devamı olacak mı?
• Şehirleri seçmek için en zor kısmıydı. Ardımda bıraktığım, yazılmayı bekleyen çok şehir var ki…San Fransisco, Rio, Beyrut yazılmaya değer yerlerden sadece bazıları. Özellikle Atina, mutlaka ve mutlaka bir hikayesi olması gerektiğine inandığım şehirlerden biri. Şehir hikayelerinin bendeki yeri apayrı. Yazmaya devam ediyorum.
Kitaplarınızdaki karakterlerinizi oluşturuken, etkilendiğiniz insanlar, olaylar ya da yaşanmışlıklar oldu mu?
• Hem öykülerimde hem de Hayatın Fon Müziği’nde yaşanmışlıklarımdan, tanıdığım kişilerden ve etkilendiğim olaylardan yansıyan bölümler var. Yazma sürecinde kendini dış dünyaya kapatan yazarlardan değilim. Son noktayı koyana kadar, tanıştığım her kişi ya da yaşadığım her olay kurguya dahil olabilir. İşin yazar açısından en keyifli tarafı da bu sanırım. Hangilerinin gerçek, hangilerinin hayal ürünü olduğunu sadece ben biliyorum
Romanınızın ismi Hayatın Fon Müziği, sizce herkesin kendi hayatını ifade eden bir fon müziği var mıdır?
• Ben kitabımda, “ Ancak merak edip kulak kabartanlar hayatlarının fon müziğini duyabilirler demiştim “. Her hayatın içinde anların ve o anları tamamlayan duyguların kesinlikle bir müziği olduğuna inanıyorum. Bazen neşeli, bazense hüzünlü ezgilerle birlikte yürüyoruz. Ve bunların toplamı hayatımızın fon müziğini oluşturuyor. Bu yüzden içerikte Phil Colins’ten Müslüm Gürses’e, Chris Rea ‘den Roza Eşkenezi’ye uzanan isimler var.
Sosyal medyayı çok aktif kullanıyorsunuz. Yazar ve okur arasındaki mesafenin bir mesaj uzakta olmasını nasıl buluyorsunuz?
• Müthiş keyifli buluyorum. Yazmak tek başına gerçekleşen bir eylem ve yazarken kime nasıl dokunacağınızı bilmiyorsunuz ama okurlar kitaplarınızla buluştuğunda, sosyal medya sayesinde çok hızlı geri dönüş alabiliyorsunuz. Daha da güzel tarafı, bu mecra yazar ve okur arasında interaktif bir platform yaratırken, herkese düşüncelerini ifade edebilmesi için eşit olanak tanıyor. Fuarlardaki imza günlerinde bile her okurla aynı sürede sohbet edebilmek ya da kitaplar hakkındaki yorumlarını dinleyebilmek mümkün olamıyor.
Sosyal medyada sizi takip etmek isteyenler nasıl bulabilir?
• En etkin olarak kullandıgım hesabım instagramdaki @aslituncy hesabım. Facebook üzerinden de Aslı Tunç sayfama ulaşılabilir.
Yeni kitap çalışmanız var mı?
• Şu aralar yoğun olarak bir çeviri üstünde çalışıyorum. Bir taraftan da yeni şehir hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Kurgusunu taslak olarak hazırladıgım ama henuz yazmaya başlayamadığım bir de roman var ama bu yıl içinde rafa çıkması zor.
İdol olarak gördüğünüz yerli ve yabancı yazarlar kimlerdir? Başucu kitabınız var mıdır?
• Zülfü Livaneli’nin kalemini çok severim. Kurguları her aman yüreğe dokunur, kahramanları çok gerçektir ve okuru müthiş bir ustalıkla hikayenin içine çeker. Serenad romanı benim için çok kıymetlidir. Çok kişiye hediye etmişliğim vardır. Bir de, “ bu kitabı ben yazmış olmalıydım” dediğim David Nicholls’ın Bir Gün romanının yeri çok ayrıdır.
Bir yazar olarak okuyuculardan beklentileriniz nedir?
• Kitap seçimleri konusunda cesur olmalarını ve farklı yazarlarla tanışmaya tereddüt etmemeleri o kadar önemli ki. Hepimizin sevdigi ve kitaplarını dört gözle beklediği yazarlar var ama yepyeni bir kalem ve onun dünyasıyla tanışmanın tadını da es geçmemek lazım.
E-kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?
• Okurlar açısından son derece pratik bir okuma imkanı sağladığını düşünüyorum. Ben her ne kadar kitabımın sayfalarına dokunmadan, koklamadan yapamasam da içinde bulundugumuz teknoloji çağında e-kitap ciddi bir gereksinim. Türkiye’de bu uygulama henüz yurtdışında olduğu kadar hızlı gelişemedi ama bence önümüzdeki dönemde tüm yayınevleri beklentiyi karşılamak için farklı yatırımlar yapmak durumunda kalacak.